Yeraltı Maden Çalışmalarında Karşılaşılan Riskler Ve Risklerin Etkilerinden Korunma Yöntemleri;
ÖZET
Bu çalışmanın ana amacı ülkemizde ve de dünyada önemli üretim alanlarından biri olan madencilik sektörünün önde gelen risklerini irdelemektir. Yeraltı madencilik çalışmalarının başlıca risklerini gaz ve toz patlamalarının yanında kimyasal ve fiziksel risk faktörleri oluşturmaktadır. Öncelikle yer altı maden çalışmalarında karşılaşılan risk faktörleri irdelenmiş ve alınması gereken önlemler ana hatlarıyla ayrı ayrı belirtilmiştir.
- Madencilik İşkolu
Madencilik işkolu, çalışma hayatında en tehlikeli sektörler arasında yer almaktadır. İş kazalarının %8,71’i, meslek hastalığı vakalarının %49,20’si, sürekli iş göremezlik vakalarının %26,76’sı, ölüm vakalarının ise %10,05’i madencilik sektöründe meydana gelmiştir.
- Yeraltı Maden İşletmeleri
Bilindiği üzere madencilik; açık ocak işletmeleri ve kapalı ocak işletmeleri olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Yeraltı işletme ve açık işletmecilikte olduğu gibi, maden damarının yapısı (kalınlık, eğim, sertlik, uzunluk vb. açısından), yan kayaçların yapısı, tektonizma, hava sıcaklığı, metan gazı içeriği, günlük üretim, drenaj vb. kriterler yönünden çeşitlilik gösterir. En yaygın olarak kullanılan yeraltı işletme yöntemleri şu şekilde sıralanabilir;
- Uzun kazı arınlı üretim yöntemi (uzun ayak, diyagonal ayak),
- Kısa kazı arınlı üretim yöntemi (tavan ayak, taban ayak),
- Topuklu üretim yöntemi (göçertmeli topuklu, dolgulu topuklu, çapraz topuklu,
travers ayak, ara katlı topuklu ayak),
- Oda üretim yöntemi (oda-topuk yöntemi, tali katlı göçertme),
- Blok yöntemleri.
İş güvenliği açısından her iki işletme türünün de benzer yanları olmasının yanında kapalı ocak-yeraltı madenciliği daha fazla tehlike barındıran ve iş güvenliği açısından üzerinde daha fazla durulması gereken bir alandır. Temel olarak yeraltı madenciliğinde iş sağlığı ve güvenliği açısından ele alınması gereken konuları şöyle sıralayabiliriz:
- Maden gazları / Grizu patlamaları
- Kömür tozu patlamaları
- Havalandırma
- Termal konfor
- Yangın
- Toz ve tozun neden olduğu hastalıklar
- Gürültü
- Titreşim
- Aydınlatma
- Tahkimat ve maden göçükleri
- Patlayıcı madde kullanımı
- Elektrik
- Su baskını
- Mekanizasyon ve makine kullanımı
- Malzeme ve insan nakliyesi
Yukarıda maddeler halinde sıralanan tehlikeler genel olarak bütün yeraltı maden işletmelerinde karşılaşılabilecek ve iş güvenliği açısından önem verilmesi gereken sorunlardır.
- Yeraltında Maden Çalışmalarında Karşılaşılan Riskler
Bütün faaliyet kollarında olduğu gibi yeraltı madenciliğinde de tehlikenin ve risklerin önceden değerlendirilerek gerekli önlemlerin alınması gerek çalışan sağlığı, gerek işverenin yükümlülükleri ve firma ekonomisi gerekse de ülke ekonomisi için önem teşkil etmektedir. Aşağıda en önemli risk faktörlerini oluşturan konulara değinilmiştir.
- Gazlar
Günlük hayatta soluduğumuz atmosferik hava hacmi %79,04 Azot, %20,93 Oksijen ve %0,03 Karbondioksit ihtiva etmektedir. Yeraltı maden ocaklarında ise hava gazların, tozların ve buharların bir karışımdır ki atmosferik havaya ek olarak zehirli ve patlayıcı özellikteki aktif gazları ve artık gazları da içerir. Eğer bu ortamlarda gerekli önlemler alınmazsa çalışanlar ölüm riski ile karşı karşıya kalabilirler. Kaynakları değişmekle beraber yer altı maden işletmelerindeki zararlı gazlar üç başlık altında toplanabilirler.
- Boğucu gazlar
- Toksik gazlar
- Patlayıcı gazlar
- Boğucu Gazlar
Boğucu gazlar olarak tanımlanan gazlar, biyolojik olarak tesirsiz (inert) gazlardır. Bu gazlar; Argon, Nitrojen, Hidrojen, Helyum, Metan, Etan, Karbondioksittir. Normal hava içeriğinde bulunabilirler ancak belirli bir yoğunluğun üzerine çıktıklarında havadaki oksijen hacmi azalır.
- Karbon Dioksit (CO2)
Bu gaz havadan daha ağır, renksiz ve kokusuzdur. Patlayıcı veya yanıcı etkisi olmayan Karbon dioksit temel olarak solunum neticesinde veya karbon ihtiva eden maddelerin tam olarak yanması neticesinde oluşarak maden havasına yayılır. Ayrıca yangın veya patlama olan yerlerde de görülebilir. Havadan ağır olması nedeni ile maden ocaklarında aşağı kısımlarda (dipte) toplanır.
3.1.1.2. Toksik Gazlar
Bu gazlar hücresel oksijen kullanımını kimyasal olarak etkilerler yani biyolojik olarak etkin maddelerdir. Oksijenle yarışma halindedirler.
- Karbon monoksit (CO)
Karbon monoksit renksiz, kokusuz ve tatsız bir gaz olup yetersiz yanma sonucu ve egzozlarından açığa çıkan kimyasal boğucular grubundan bir gazdır. CO’in hemoglobine affinitesi oksijene göre 220 kat fazladır. Solunan havadaki CO konsantrasyonu çok düşük bile olsa bu yüksek affinite nedeniyle önemli klinik sonuçlara neden olabilir. Karbon monoksitin müsaade edilen azami değeri 8 saatlik bir çalışma için 50 ppm (%0.005) dir.
- Hidrojen Sülfür (kükürtlü hidrojen, H2S)
Hidrojen sülfür renksiz, bozuk yumurta kokusuna benzeyen yoğun kötü kokulu, havadan ağır ve mavi alevle yanan bir gaz olup özellikle organik maddelerin bozulması sıranda, kara barut patlaması neticesinde, sülfatlı madenlerin patlatılması sonucu ve sel alanının kurutulması sonrasında ortaya çıkan bir gazdır. Ortamda %4,4–44,5 arasında bulunduğunda patlayıcıdır. H2S’in sağlık yönünden zarar getirebilecek alt sınır değeri 10 ppmdir.
- Sülfür Dioksit (kükürt dioksit, SO2)
Havadan ağır, renksiz ve keskin bir sülfür kokusuna sahip olan bu gaz yanıcı olmamakla beraber zehirlidir. Demir piritlerinin yanması ve sülfürlü madenlerin patlatılması Sülfür dioksitin ana kaynaklarıdır. Havada 0,5 ppm SO2’nin kokusu hissedilebilir. 0.3 – 1 ppm’de acı lezzeti duyulur. 5 ppm SO2’nin solunması ile okside etkinin semptomları görülmeye başlanır.
- Azot Oksitler
Nitro patlayıcıların kullanılmasıyla veya dizel motorların egzozlarından maden havasına yayılan barut dumanı kokulu azot oksitleri oldukça tehlikelidir. Hacmin % 0,1 azot buharı içeren havayı yarım saat bile solumak azot oksitlerinin ciğerde çözülmesiyle sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Azot oksitleri için müsaade edilen azami konsantrasyon 25 ppmdir.
3.1.1.3. Patlayıcı Gazlar
- Metan
Genellikle kömür ocaklarında görülen bu gaz, kömürün oluşumundan itibaren kömürün içerisinde veya damarı çevreleyen kayaçların arasında sıkışmış olarak bulunabilir. Renksiz, kokusuz, tatsız ve zehirli olmayan metan, yeraltı maden işletmeleri için yüksek tehlike içeren patlayıcı bir gazdır. Yeraltı maden havasında %4 -15 metan bulunduğu durumlarda grizu patlaması gerçekleşebilir. Patlamanın kimyasal formülü şöyle gösterilebilir.
[CH4 + 2(4N2 + O2) = CO2 + 2 H2O + 8 N2]
- Tozlar
Madencilik sektöründe yapılan çalışmaların şekli gereği toz oluşmakta ve maden ortamına yayılmaktadır. Madenlerde gazların yanı sıza ortamda bulunan tozlarda maden güvenliği ve çalışan sağlığı açısından oldukça önemlidir. Tozlar büyük maddelerin kırma, öğütme, patlatma veya delme esnasında ufalanmaları neticesinde oluşurlar. Bu işlemler sonucunda oluşacak toz çok ince olabileceği gibi kalında olabilir.
Madenlerde yapılan çalışmalar, ya doğrudan toz oluşumunun birincil kaynağıdır ya da oluşmuş tozun havalanmasına neden olarak ikincil kaynağıdır. Genel olarak tozun konsantrasyonunu belirlemek için gravimetrik metot (mg/m3) veya partikül sayım metodu (partikül sayısı/cm3) kullanılır.
Madenlerde Toz Oluşumuna Neden Olan İşler Aşağıdaki Gibi Sıralanabilir.
- Delik delme işleri,
- Patlayıcı madde kullanılan işler,
- Ateşlemeden sonra gevşetilen malzemenin kaldırılması,
- Üretim sırasında kazıcı ve kesici makinelerle yapılan çalışmalar,
- Kırma işleri,
- Tamburların sürtünmesi,
- Malzemelerin doldurulması veya boşaltılması işleri,
- Kazı sonucu oluşan boşlukların doldurulması (özellikle pnömatik ramble),
- Eski ocaklarda göçük veya tavan akması,
- Patlamaların yayılmasını önlemek ve kömür tozu patlamalarına karşı tedbir almak
amacıyla taş tozu kullanılması,
- Yüksek tavan basıncı ile aynanın veya topukların parçalanması,
- Galeri kesitinin genişletilmesi (tarama),
- Tahkimat yapımı,
- Göçükler,
- Nakliyat.
- Ergonomi
Madencilikte ergonomik sorunlarla da sıkça karşılaşılmaktadır. Ergonomi insan makine ve çevre arasındaki ilişkinin bilimsel değerlendirmesi olarak tanımlanabilir. Çevreden kasıt çalışılan ortamda bulunan tüm aletler, ekipmanlar, çalışma metotları ve iş organizasyonu gibi faktörlerdir.
- Maden kazalarını etkileyen Mental faktörler
Anlık hafıza:
Madenlerde oluşan kazaların birçoğu insanların yapmaları gerektiği şeyleri yapmayı unutmaları, yanlış hatırlamaları ve bunlara bağlı olarak da hatalı davranmaları sonucunda meydana gelmektedir. Çalışacak makineden önce verilmesi gereken sesli ikazın unutulması gibi anlık hafıza eksikliklerinden kaynaklanacak kazaların önüne geçilmesi için, makinelere bir tür hafıza sisteminin yerleştirilmesi faydalı olacaktır.
Beklentiler:
İnsanlar genellikle meydana gelen belirli şeylerin doğuracağı sonuçlar konusunda önceden çeşitli beklentilere kapılırlar ve bunlara göre hareket ederler.
Bilgi tutma kapasitesi:
Bir insanın hafızasında devamlı tutabileceği bilginin bir limiti vardır. Çalışanın yaptığı işin yanında birçok etmen konusunda da her şeyi bilmesinin beklenmesi sorunlara neden olabilmektedir.
Riskin tahmin edilmesi:
Kazalar çalışanların bir durumda mevcut olan riski doğru tahmin edememesi veya küçümsemesi nedeniyle de oluşabilirler. Yeraltında kullanılan birçok ekipman ve araç yüksek risk taşımaktadır, çalışanlar birçok kez bu riskleri görmez veya kendilerinin bu riskin üstesinden gelebileceklerini düşünürler.
Karara varmada hata yapılması:
İnsanların bir karara varmada hata yapma eğilimleri yüksektir. Yapılan çalışmalarda doğru yargılarda bulunamamaları çalışanların kazalarla karşılaşmalarına neden olmaktadır.
Algısal limitler:
Bir insanın algılayabileceği şeyler sınırlıdır. Madenlerde çalışanlar ancak çevresinde gördükleri ve duydukları şeyleri algılayabilirler. Çalışanların görüş alanlarının dışında olan veya duymalarının imkânsız olduğu şeyler birçok kez yeraltında kazalara neden olmaktadır.
Fiziksel limitler:
İnsanlar genellikle çalışmalarını engelledikleri kanaatine vardıkları gerek kişisel koruyucuları gerekse de makine koruyucularını çıkarma eğilimindedirler. Daha rahat iş yapacakları düşüncesiyle yaptıkları bu eylemler genellikle büyük sonuçlar doğuran kazalara yol açmaktadır.
Ortam stresi:
Gerek termal konfor şartlarının kötülüğü gerekse de aydınlatma veya gürültü gibi olumsuz etkiler çalışanlarda ortama bağlı stres oluşturmakta ve bu strese bağlı olarak da performans düşüklüğü ve dikkat dağılması sonucunda kazalar meydana gelmektedir.
- Termal Konfor
Yapılan araştırmalar, artan sıcaklıkla beraber madenlerde yapılan çalışmaların daha uzun sürmeye başladığını, çalışanların dinlenmek için daha sık durduğunu ve en uygun sıcaklık olan 19 – 20,5 °C’den uzaklaşıldıkça kaza sayılarında artışlar olduğunu göstermektedir. Yeraltı çalışmalarında havanın ılık ve nemli olması, yüksek nemin çalışanların terleme oranını düşürmesi nedeni ile çalışmayı zorlaştırmaktadır.
- Gürültü
Gürültü en basit olarak istenmeyen sesler olarak tarif edilebilir. Sesin yoğunluğu onu oluşturan dalgaların genliğine bağlıdır ve bu genlik ne kadar büyük olursa taşınan ses basıncıda o kadar büyük olur. Sesin tonu ise frekansı ile ifade edilir, duyma eşiği 20 ila 19000 devir/saniyedir. 2400 ila 4800 d/s frekans aralığındaki sesler işitme sitemine zarar verme riski taşır.
Ülkemizde kullanılan gürültü değerleri ise şu şekildedir;
- Maruziyet sınır değerleri:8st = 87 dB
- En yüksek Maruziyet etkin değerleri:8st = 85 dB
- En düşük Maruziyet etkin değerleri:8st = 80 dB
Eğer bir işçi çalıştığı süre boyunca değişik seviyelerde gürültüye maruz kalıyor ise bu sürelerin ağırlıklı değerlendirmesi ile toplam çalışılabilecek süreye ulaşılır. Gürültünün kontrol altına alınabilmesi için;
- Gürültünün kaynağında azaltılması
- Gürültünün yayılmaması için gürültü kaynağının çevresinden yalıtımı
- Doğrudan veya yansıyarak gelen gürültünün önüne geçilebilmesi için gürültünün emiliminin sağlanması faydalı olacaktır.
- Aydınlatma / Görsel Çevre
Aydınlatma, maddelerin yüzeylerinin görünebilir olmaları için ışıklandırılması anlamına gelmektedir. Yapılan işlerde verimliliği sağlamada aydınlatma önemli bir etkendir; bu etkenin önemli faktörleri arasında yapılan işle çevresi arasındaki uyumsuzluk, renklerin etkisi veya parlaklığın çok fazla ya da az olması sayılabilir. Bir işin yapılması sırasında görsellik açısından gerekecek ışık miktarının belirlenmesi için şu dört faktör dikkate alınmalıdır;
- Çalışılan nesnenin boyutu
- Çalışılan nesne ile çevresinin uyumu
- Çevrenin ne kadar yansıtıcı olduğu
- Yapılan işi görmek için ne kadar zamanın gerektiği
- Titreşim
Titreşim elastiki sistemlerin ya da cisimlerin salınımları neticesinde oluşur. Bir salınım zamanı olan periyodun tersi olan frekans (devir/saniye) ile ölçülür. Titreşimler iç organların sarsılmasına, dolaşım sitemi bozukluklarına ve benzeri sorunlara neden olabilecekleri gibi daha uç noktalarda yaralanmalara da neden olabilirler. Titreşimin etkileri, çalışanın titreşime bütün vücuduyla mı maruz kaldığı yoksa sadece vücudunun belirli kısımlarının titreşime uğradığına göre değişir.
Eğer çalışan işçi kullandığı alet veya bulunduğu yüzey nedeni ile titreşime maruz kalıyor ve çalışmanın bu şartlar altında yapılması gerekiyorsa;
- Çalışanı genel titreşimden koruyacak şok emme özellikli uygun iş ayakkabılarının kullanılması sağlanmalı,
- Titreşimi emen elastik eldivenler ve benzer önlemler kullanılarak çalışanın el veya kolunu etkileyecek kısmi titreşimin önüne geçilmelidir.
- Maden Yangınları
Ülkemizde yeraltı madenciliğinin önemli bir kısmını bilindiği üzere kömür madenleri oluşturmaktadır. Kömür gibi kolaylıkla okside olabilen maddelerin doğal atmosferik şartlarda otomatik olarak oksidasyona uğrayarak kendi kendilerine ısınması olarak bilinen kendiliğinden yanma, ülkemizde yeraltı madenciliği açısından yangınla ilgili özellikle üzerinde durulması gereken bir konudur.
Yeraltında Meydana Gelen Maden Yangınlarının Nedenlerini Şöyle Sıralayabiliriz:
- Açık alev,
- Elektrik,
- Sürtünme,
- Patlamalar,
- Kendiliğinden yanma
Kömür Madenlerinde Kendiliğinden Yanmayı Etkileyen Faktörler Aşağıda Verilmiştir:
- Kömürün yüzey alanı (yüksek yüzey alanı kendiliğinden yanmayı arttırır)
- Kömürün kalori değeri (yüksek değer kendiliğinden yanmayı azaltır)
- Kömürün içindeki gaz haline gelebilen içerik (yüksek gaz haline gelebilen
içerir kendiliğinden yanmayı arttırır)
- Kömürün petrografik bileşimi
- Oksijen miktarı
- Nem miktarı (yüksek nem miktarı kendiliğinden yanmayı arttırır)
- Piritin olup olmadığı (yüksek pirit muhtevası kendiliğinden yanmayı artırır)
- Kül miktarı (yüksek kül muhtevası kendiliğinden yanmayı artırır)
- Sıcaklık
- Kömürle temas halindeki havadaki oksijen yoğunluğu
- Kömürün metan içeriği
Kendiliğinden yanmanın önüne geçilebilmesi için madencilik işlerinin sistematik bir biçimde ve de dikkatlice yapılması gerekmektedir. Meydana gelebilecek olayların sayısının azaltılabilmesi için doğru ve düzenli bir gelişme planlanmalı ve kömür kazanım teknikleri uygulanmalıdır. Bunun gibi uygulamalar yapıldıktan sonra havalandırma düzenli olarak kontrol edilmeli ve yanmanın ilk aşamalarında ortaya çıkacak karbon monoksit gazı devamlı gözlemlenmelidir.
Yangından korunma ve yangın önleme faaliyetleri için harcanan maddi ve manevi değerlerin, yangın sonucunda ortaya çıkacaklardan daima daha az olduğu bilinmeli, bu doğrultuda yangından korunmak ve yangını önlemek için aşağıda verilen önlemlere dikkat edilmelidir:
- Yeraltında mümkün olduğunca yanmaz özellikli maddeler kullanılmalıdır.
- Jeneratörlerin, yanıcı madde depolarının ve benzin veya mazot depolarının yakınında ahşap malzeme kullanılmasından kaçınılmalıdır.
- Elektrik ekipmanları doğru kullanılmalı, aşırı yüklemeden, uygunsuz kablo kullanılmasından, doğru topraklama yapılmamasından, izolasyon hatalarından ve yanlış voltaj seçiminden kaçınılmalı, alev-almaz malzeme kullanılmalıdır.
- Yangına mümkün olduğunca erken müdahale edilmeli, söndürmek mümkün olmuyorsa yangın barajları yardımı ile yangın sahası tecrit edilmelidir.
Yeraltında Yangınlar Dört Ana Gruba Ayrılırlar ve Bu Gruplar İçin Kullanılacak Yangın Söndürme Cihazları Da Ayrı Ayrıdırlar.
- A grubu yangınlar: ahşap, kömür, plastik, kumaş vb maddelerin tutuşması
- B grubu yangınlar: mazot, fuel-oil, benzin vb maddelerin tutuşması
- C grubu yangınlar: Gaz yangınları
- D grubu yangınlar: Magnezyum, titanyum vb metal yangınları
Bu Dört Gruptaki Yangınların Söndürülmesinde Kullanılan Yangın Söndürücü Cihazlarda Aşağıdaki Gibidir:
- Grup A: A Sınıfı Su-CO2 yangın söndürücü, genleşen köpük
- Grup B: B Sınıfı CO2 yangın söndürücü, kuru kimyasal yangın söndürücü, genleşen köpük
- Grup C: C Sınıfı CO2 yangın söndürücü, kuru kimyasal yangın söndürücü
- Grup D: D Sınıfı Kum
Yeraltı maden işletmelerinde meydana gelecek yangınların neticeleri çok tehlikeli olabilir. Temel olarak madenlerde yaşanacak yangınların ortaya çıkarabileceği sorunlar 5 (beş) tanedir.
- Açık Alev:açık alevle yapılan çalışmalar, çalışanlarda yanıkların oluşmasına neden olabileceği gibi, bir tutuşma kaynağı olarak da tehlike yaratır. Ayrıca maden içerisinde bulunan yanıcı gazlar neden ile diğer bölümlere de yayılması muhtemeldir.
- Sıcaklık:Sıcaklık, yangının madenin diğer bölümlerinde yayılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca yüksek sıcaklığın çalışanlarda solunumu zorlaştırması ve yüksek sıcaklığa dayanmanın güç olması da yeraltı maden işletmelerinde sorunlara neden olabilir.
- Gazlar:Maden yangınları sonucunda meydana gelen ölümlerin büyük çoğunluğu CO veya CO2 gazlarından kaynaklanmaktadır.
- Duman:Yangın esnasında ortama yayılacak duman görüşü engellediği gibi, bazı zehirli gazları bünyesinde bulundurarak sağlığa da zarar verebilir.
- O2 Yetersizliği:Yangın neticesinde düşen O2 miktarı, solunum sorunlarına neden olmaktadır.
En başta yangın güvenlik programları oluşturularak çalışanlar bilgilendirilmelidir. Maden yönetimi, sadece bir yangın güvenlik politikası belirlemekle yetinmemeli aynı zamanda uygun ekipmanlar, tesisler ve kaynaklar sağlamalıdır. Yönetimce yaptırılacak periyodik eğitimler, araştırmalar, güvenlik toplantıları ve denetimler yeraltında yangınları önlemek ve olumsuz etkilerini azaltmak bakımından etkili olacaktır.
- Maden Toz Hastalıkları
Madenlerde bulunan tozlar nedeni ile özellikle akciğerlerde hastalıklar oluşmaktadır. Oluşan bu toz hastalıkları arasında en çok karşılaşılan silis tozuna bağlı olarak meydana gelen silikozistir. Genel bir tanımlama ile akciğerlerde toz depolanması ve fibrojen tozlardan kaynaklanan akciğer hastalıkları pnömokonyoz olarak adlandırılmaktadır.
Bu tür hastalıklarda kesin bir tedavi mevcut değildir. Maruziyetin kesilmesi ve destekleyici tedavi yapılabilir. Söz konusu hastalıların tedavisinden çok bu hastalıkları oluşturan faktörlerden korunmak önemlidir. Bu amaçla çalışma yöntemi değiştirilebilir, etkili havalandırma sistemleri kurulabilir, işlemler kapalı düzeneklerle gerçekleştirilebilir ve de bu önlemler uygun değil ise çalışanlara kişisel koruyucu donanımlar verilerek bu hastalıkların oluşması önlenebilir.
- Patlayıcı Madde Kullanımı
Yeraltı maden işletmelerinde gerek cevhere ulaşmak için yapılan kazı ve tünel açma çalışmalarında gerekse de uygun cevherler için üretim çalışmalarında patlayıcılar kullanılmaktadır. Yeraltında patlayıcı kullanımı güvenlik bakımından oldukça önemli ve dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur. Patlatma esnasında oluşacak sarsıntının, cevhere verebileceği zararın yanı sıra patlatmanın çıktısı olarak ortama yayılan gazların da dikkatle etüt edilmesi gerekmektedir.
Patlatmaya, patlatılacak yüzeyin hazırlanması ile başlanır. Öncelikle istenilen kırılma büyüklüğüne göre lağım deliklerinin açılacağı yerler tespit edilir ve de bu delikler istenilen büyüklüğe uygun boylarda açılırlar. Patlatmanın güvenli olması, istenmeyen sonuçlar doğurmaması açısından bu hesaplar büyük önem taşımaktadır. Bir diğer önemli konu ise deliklere yerleştirilecek patlayıcı türü, miktarı ve sıkılama malzemeleridir. Gerekenden az veya çok kullanılan patlayıcılar, yanlış patlayıcı seçimi ve doğru uygulanmayan sıkılama beraberinde iş kazalarını getirmektedir. Patlatma yapılırken maden ortamına göre elektrikli, ya da fitilli fünyeler kullanılabilir, aynı zamanda dinamit ve benzerleri ile An-fo gibi birçok patlayıcı seçeneği de mevcuttur.
- Elektrik
Bütün işletmelerde olduğu gibi elektrik kullanılan yeraltı işletmelerinde de elektrikle ilgili hususlarda dikkatli olunması gerekmektedir. Diğer işletmelere ek olarak yeraltı maden işletmelerinde patlayıcı gaz içeriği olabileceği için bu işletmelerde elektrik konusuna daha fazla özen gösterilmesi gerekmektedir.
Patlayıcı gaz içermesi muhtemel yeraltı işletmelerinde elektrik kaçağı veya atlaması neticesinde oluşacak kıvılcımlar tutuşma sebebi olarak patlamayı başlatabilirler. Aynı zamanda madende birçok yanıcı maddenin bulunması elektrik nedenli kıvılcımların bu maddeleri de tutuşturmasına neden olabilir. Bütün bu sorunların önüne geçilmesi için yer altı maden işletmelerinde kurulacak olan elektrik ağının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi ve oluşabilecek sorunların kısa zamanda çözülmesi gerekmektedir.
Kaynak: FCEF